Abide Gülel Saral; Kadınların yalnızca geleneksel olarak kadınlara atfedilen sektörlerde değil, teknoloji, mühendislik, finans, turizm ve daha birçok alanlarda da başarılı olabilmesi için ekol olmaya devam etmekte.
İş dünyasında daha fazla kadının üst düzey yönetim rollerine gelmesini isteyen İŞ’TE KADIN Abide Gülel Saral’ın röportajı ile sizleri baş başa bırakıyoruz.
Keyifli Okumalar…
Avukat, iş insanı, sporcu, hayırsever ve kadın girişimci Abide Gülel Saral’ı tanıyabilir miyiz?
Antalyalıyım, İstanbul hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra İngiltere’de enerji hukuku yüksek lisansı yaptım ve ülkeme geri döndüm. Hem aile şirketlerimiz hem kendi hukuk büromda yöneticilik yapmaktayım. Geçmişte lisanslı basketbolculuk ile başlayan kariyerim İngiltere’de lisanlı Kickboks devamında da Finlandiya ve Türkiye’de lisanslı CO-Pilot olarak devam etti.
Birçok dernek, kurum ve kuruluşta yer almaktasınız, bunlardan biraz bahseder misiniz?
Aslında az öz ve gerçekten faydalı dernek ve kuruluşlarda yöneticilik yapmaktayım Bunlardan birisi Brüksel merkezli Uluslararası Nükleer Hukuk Birliği ve burada 4. Dönem yönetim kurulu üyeliği görevindeyim. Diğeri Dış ekonomik ilişkileri, Türkiye Togo iş konseyi başkanlığı ve İngiltere menşeli lojistik alanında faaliyet gösteren CILT yönetim kurulu üyeliğidir. Birde çok uluslararası bir vâkıfın anne çocuk sığınma evi konulu projesini hayata geçirmek için Türkiye’de bir derneğin kurucu üyeliğini yapıyorum, bunu da ilk defa buradan söylemiş olayım
İlgi alanlarınız nelerdir?
Sanırım en büyük ilgim çalışmak, ulusal ve uluslararası alanda faydalı olmak, bolca spor yapmak ve çekirdek ailemle vakit geçirmek benim için vazgeçilmezlerim.
Geçtiğimiz günlerde iş adamı Serkan Aziz Saral ile hayatlarınızı birleştirdiniz? Nasıl tanıştınız merak ediyoruz?
Gülüyor ve “ Bunu anlatmak çok keyifli. Bir iş sebebi ile toplantı ayarlandı, ikimizde birbirimizden bihaber şekilde toplantıda buluşacağız, ben biraz geç kaldım, koşarak ofisten içeri girdim. Serkan belikli geç geldiğim için gergin ve sinirli idi, birde muhtemelen bıyıklı orta yaslı klasik bir avukat beyefendi beklerken beni görünce şaşırdı. Zaten çok konuşmaz, o günde konuşmadı pek. Önce arkadaş olduk, sonra her şey olması gerektiği zamanda olması gerektiği gibi ilerledi. Bugün evli mutlu 5 çocuklu büyük bir aileyiz.
Finlandiya sokaklarında ralli yaparak spor hayatına başlamış ve bugün Antalya spor yönetim kurulundasınız. Sporla ilgili hikayenizi anlatır mısınız?
Hayatımın her döneminde spor vardı, o dönem bekar ve çocuksuz biri olarak çok cesaretliydim, ralli yapıyordum ve gerçekten sokak rallileri oluyordu Finlandiya da. Müvekkilim Finlandiyalı ralli şampiyonuydu, sonra kendisi ile Borusan Akademide, Türkiye’de de yarıştık. Tabi annem hep tedirgin, çocuğun olunca durulursun belki diyordu, öyle de oldu. Ralli ilk çocuğumla birlikte aslında hayatımdan cıkmış oldu. Yine de hala evde duran ralli kıyafetlerimi her gördüğümde heyecanlanırım. O bambaşka bir şey. Süper ligde yönetim kurulu üyeliği de herhalde Türkiye’de bir kadının yapacağı en zor iş diyebilirim, hem kendi takım taraftarım çok acımasız, hem rakip taraftarlar. Yani bir ise gönül veriyorsunuz gece gündüz emek mesai veriyorsunuz, maddi manevi büyük külfet, ne için? Her gün sabah Twitter’ı korkarak acıyordum, klavye basında hayatını geçiren bir güruh var ve ne yapsanız mutlu olmuyorlar. Biz yönetim olarak toplu şekilde başka sebeplerden dolayı gecen sene istifa ettik. Süper ligde kalan az sayıdaki kadın yönetim kurulu üyelerimize sabır ve başarı diliyorum.
Kadın olarak, herkesin erkek sporu olarak baktığı motor sporlarına ve futbola olan tutkunuz nereden geliyor?
Aslında çok aykırı bir insan değilim, sadece olağan şeyleri yapmak bana keyif vermedi hiç. Hala da öyle…
Genç kızlara ve kadınlara spor yönetimi gibi alanlarda ilerleme ve liderlik pozisyonlarına adım atmaları için cesaret veriyorsunuz, bu konuyu biraz açar mısınız?
Burada hep söylediğim bir şey var, kadınlar için çok önemli bir eşik bu, çocuk ve aile. Tercih meselesi. Yani evlendim çocuk yaptım diye işi gücü bırakırlarsa olmaz. Doğamız gereği hepimiz anaç yaradılıştayız ama çocuğa rol modellik ise artık kendi ayaklarının üstünde durmaktan geçiyor. Kız çocuğunu da erkek çocuğuna da rol model olacak olan önce evdeki kadındır. Kadınlar kendi ayakları üstünde durmak zorunda. Çok net, amaç bu olmalı…
Eşiniz Serkan Bey’in ve sizin hayattan daha fazla keyif almanızı sağlayan tutkularınız var mıdır?
Evet, müzik festivalleri. Biz çok seviyoruz ve birçok şey gibi bunu da baş başa yapıyoruz. Hatta kendi müzik festivallerimizi Kapadokyada’ki otelimde yapmaya başladık, hem eğleniyoruz hem para kazanıyoruz diyebiliriz.
İş hayatınız dışında kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Sosyal, eğlenceli, merhametli.
Başarılı ve mutlu olmak için sırlarınız var mı?
Erken kalkmak, sabah kahvesi
Burcunuz, sevdiğiniz yemek, kitap, film nelerdir?
Aslan burcuyum, salata, glutensiz makarna ve somon favori yemeklerim, ben kitap okumuyorum. 2018 den sonrada hiç okumadım diyebilirim. Bu konu benim en kötü özelliğim bence.
Hangi mekânları beğeniyorsunuz; vazgeçemediğiniz sosyal alanlar var mı?
Ben cosy, salaş ortamları insanların birbirine bakmadığı ortamları huzurlu bulur ve giderim. Kendi mekânımı beğeniyorum en çok tabi. Beklerim Kapadokya’ya. Vazgeçemediğim sosyal alanım spor salonu diyebilirim
Sporla ve sağlıklı beslenmeyle aranız nasıl?
Olmazsa olmazım. Beni tanıyan herkeste sağlıklı beslenme konusundaki takıntımı bilir. Haftanın 3 günü spora giderim. Bu da çok uzun yıllardır bu şekilde devam etmekte…
Türkiye’nin yaşadığı o büyük depremde, babanızın Mersin’deki iş makinelerini Hatay’a yönlendirerek kurtarma çalışmalarına katıldınız, O anlarda neler hissettiniz?
O esnada aslında herkes gibi ben de bir şeyler yapmaya çalıştım. Elimizden gelen her şeyi herkesle birlikte herkes gibi yapmaya çalıştık. Bana en önemli katkısını söyleyeyim siz okuyucularıma. O dönemde uzun yıllar arkadaşım olan ama aslında hiç merhametli olmadığını fark ettiğim arkadaşlarımla yüzleştim, diğer taraftan yüreği çok büyük arkadaşlarımın olduğunu gördüm. Biraz elemeler biraz eklemeler yaptım. Benim için iyi insan olmak çok önemli. Yine o donemde depremde küçük – büyük bir şeyler yapan çabalayan arkadaşlarımın bende artık sonsuz kredisi var diyebilirim. Önce iyi İnsan olacağız sonra avukat, doktor, mühendis. Toplumlar böyle yetişir, gelişir…
Deprem sonrası; Hayatta kalan çocukların unutulmaz anılar ve psikolojik sarsıntı ile baş başa kalmaması için çalışmalar yürüttünüz, bundan bahseder misiniz?
Şimdi tabi herkes bir şeyler yapıyor ama içimiz içimize sığmıyor herkesin bir sevdiği öldü veya kayıp ya da en basitinden artık evleri yok. Üstünden bir ay falan geçti bir şekilde bir şeyler vesile oldu kalktık ünlü – ünsüz kim geldiyse, gittik resim yaptık çocuklarla. Sadece resim yaptık, hiç deprem konuşmadık, unuttuk o anı. Gelen sanatçı dostlarımız şarkılar söyledi. Bize bile çadır kentin ortasında depremi unutturdu bu etkinlik. Bundan bir sene sonra da bu tabloları bizim otelde sergiledik, tabloları yapan bazı çocuklar ve ailelerini de misafir ettik. Valilik onayı ile sergide tabloları sattık ve toplanan paralar yine depremzede ailelere valilik tarafından yardım olarak kullanıldı…
Psikiyatrisler, pedagoglar, sanatçılar ile çadır atölyelerde çocuklarla resim yaptırmıştınız ve bu çok ses getirmişti. Sizi bu fikre iten neden ne oldu?
Aslında bir fikirle yapmadık, yakın arkadaşım Başak resimle ilgileniyordu, bana boya kitlerinden bahsetti. Başka bir arkadaşımda resim öğretmeni ne yapabiliriz derken kendiliğinden bu oluştu. Duyan da geldi, egosuz tertemiz bir etkinlik oldu. Amaç çocukların iyi olmasıydı. Sonra baktık ki orda çadır kentte çalışan belediye görevlileri var gönüllüler var dedik ki bu kişilerde canla basla çalışıyor birde oturduk onlarla yaptık. Hala hatırladıkça onların mutluluklarını bende mutlu oluyorum. Ben çok gönülden severek yapıyorum ve emek mesai harcıyorum bu işlere.
Siyasetle aranız nasıl?
Ben siyaset yapamıyorum. Yapanlara saygı duyuyorum. Ben bağırıp çağıramam, icraatçıyım biraz. o da gerçekten bu ülkede çok zor ve kimseyi memnun edemezsiniz.
Yurtdışında ülkemize değer katan, girişimcilere ilham veren, sosyal sorumluluk projelerinde ilklere imza atan kadınlar arasında ilklerdensiniz. Bu başarıyı neye borçlusunuz?
Bence yaradılış amacı ile alakalı, bugün tekrar hayata gelsem yine üreten, çevresine ülkesine faydalı bir vatandaş olmak isterim. Ben gideyim ödül alayım insanlar takdir etsin diye yapmıyorum işimi. Maddi manevi faydam olsun ortaya bir şey cıksın istiyorum. Beslendiğim nokta bu.
Togo’da çalışmalar yürütüyorsunuz, biraz bahseder misiniz?
İnanılmaz bir Pazar, birden fazla projeyi oradaki Yatırım Bakanlığı ile yürütüyoruz. Şu an mısır, tekstil ve insan kaynakları ile eğitim projelerimiz var.
Türkiye Nükleer Hukuk Birliği Başkanısınız bildiğimiz kadarıyla?
Yukarıda bahsettiğim nükleer hukuk birliği Brüksel menşeli, oradaki görevin bir parçasıdır.
Sizin gibi başarılı olmak isteyen kadınlara rehber olması için püf noktalarınızı paylaşır mısınız?
Çok çalışsınlar. Hiç bir şey kolay değil. En naif anlatımla kadınsak bir tık daha zor. Aklın ve bilimin olduğu her yerde başarı gelir.
Okuyucularımıza en son neler söylemek istersiniz?
Yaşımız kaç olursa olsun bir rol modelimiz olmalı hayatta, ben kendimi nerede görmek istiyorum ve bunu daha önce kim ne şekilde başarmış, buna bakmak lazım. Ve diğer önemli nokta, iyi olduğumuz işlere odaklanalım. Her şeyi yapamayız. Emin olun herkesin ben de dahil tabiî ki çok sayıda başarısızlıkları var. İyi olduğumuz şeyleri zaten başarısızlıklarımızla buluyoruz. Herkes iyi olduğu işi yapmalı, söyleyeceklerim bu kadar, Teşekkürler…
Biz teşekkür ederiz – Nice söyleşilerde görüşmek üzere…